Godzilla vs. Kong İncelemesi

2014 yılında çıkan Godzilla filmiyle başlayan Monsterverse’ün bir sonraki halkası Godzilla vs Kong sonunda yayınlandı. Uzun zamandır heyecanla beklediğim filmi bir oturuşta izledim. Godzilla: King of the Monsters‘tan nefret etmiş biri olarak Godzilla vs. Kong diyebileceğim ilk şey, bu filmin bana ilaç gelmesi. King of the Monsters’ın yönetmeni Michael Dougherty’nin yönetmenlik koltuğundan çekilmesi ve yerine Adam Wingard’ın geçmesi her şeyin daha iyiye gitmesine sebep olmuş.

Konusu

Godzilla vs. Kong adından da anlaşılacağı üzere iki büyük Titan’ın çarpışmasını anlatıyor. Filmin konusundan kısaca bahsetmem gerekirse, uzun zamandır ortalıkta gözükmeyen Godzilla bir anda belli yerlere saldırmaya başlar ve bu durum karşısında önlem almak isteyen insanlar, Godzilla’ya karşı durabilmek için bir güç aramanın peşine düşer. Bu gücün anahtarını Titanların geldiği yerde bulmayı uman insanlar, Godzilla’dan saklamak için kafeste tuttukları Kong’u salmak ve Kong’un kendilerini Titanların geldiği yere götürmesini sağlamak isterler. Artık Godzilla’ya karşı bir koruma altında olmayan Kong’la Godzilla’nın mücadelesi ise tam bunun ardından başlar.

Titanların Savaşı

Kong: Skull Island filmiyle Monsterverse’e dahil edilen Kong, hikayenin üstüne kurulmasından dolayı filmde büyük bir yer kaplıyor. Bu yüzden filmin Kong nereye biz oraya şeklinde ilerleyen bir yapısı var. Bu durum sebebiyle de Godzilla filmde bir hayli az. Özellikle filmin son perdesine kadar kendisini en fazla 10 dakika görüyoruz. Buna her ne kadar bir Godzilla hayranı olarak üzülsem de Kong’u izlemek de bir hayli keyifliydi. Özellikle Kong’un başına gelen durumlar karşısında insancıl ifadeler sergilemesi ve yaşadığı duruma istemsiz bir şekilde düşmesi izleyiciyi karaktere sempati duymaya itiyor. Bu dediklerimden dolayı da Godzilla ve Kong’un ilk mücadelesinde Godzilla’yı kötü bir karakter olarak görmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Peki kimin kazanacağı sorusuna bir cevap alıyor muyuz?

Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki alıyoruz. Batman v Superman sonrası annelerinin adının Mothra çıkıp barışacağından korkanlar derin bir nefes alabilir. Bu filmde dövüşün bir galibi oluyor.

Yönetmenlik ve Görsel Efektler

Yazının girişinde de bahsettiğim gibi  Michael Dougherty’nin yönetmenlik koltuğundan çekildiğini o kadar net anlıyorsunuz ki anlatamam. Karşımızda Titanları nasıl kullanacağını ve dövüştürebileceğini bilen bir yönetmen var. Film öncesi en büyük korkularımdan biri olan Titan’ların bir ağırlığının olmaması ve etrafta bir maket gibi gezecek olmaları durumu filmde kesinlikle yoktu. Adam Wingard, Godzilla ve Kong ikilisiyle o kadar iyi bir iş çıkarmış ki ikiliyi ekranda gördüğünüz her an sizi izlemesi keyifli bir aksiyonla baş başa bırakıyor. Michael Dougherty’nin aksine ise Adam Wingard size Titanların çarpışmasını insanların perspektifinden sunmaya çalışmıyor. Bu yüzden de dövüşler sırasında sadece ekranda izlemek istediğimiz Titanları görmüş oluyoruz. Bu dövüşler ise o kadar iyi yapılmış ki kendinizi o dövüşleri büyük bir heyecanla izlerken buluyorsunuz. Godzilla ve Kong’un yumruklarını sakınmaması ve birbirlerine tüm güçleriyle saldırmasını izlemek büyük bir keyif. Filmin görsel efektlerine gelecek olursam bu tarafta da mükemmel bir iş çıkarmışlar. Özellikle Kong’un yüz ifadeleri aşırı iyi yapılmıştı. Kesinlikle sırıtan veya bu ne ya aşırı yapmacık duruyor dedirtecek bir görsel efekt söz konusu değildi.

Filmin Kötü Yanları

Filmin eleştireceğim ve kötü bulduğum yanlarından bahsetmem gerekirse, yine bu kesinlikle insanların olduğu kısımlar olur. Anlıyorum izleyiciye bağ kurdurtacak insan karakterler vermek istiyorsunuz ama bunu başaramıyorsunuz. Önceki filmde gördüğümüz ve hiçbir öneme sahip olmayan Millie Bobby Brown’ın karakterini ve takıldığı grubu bu filmden çıkarsak emin olun bir şey kaybetmeyiz. Hatta filmin çok eleştirilecek bir kısmının da filmden çıkmasına sebep oluruz. Yine de bu filmde iyi olan insan hikayeleri de vardı. Kong kısımları insanların hikayesiyle paralel gittiğinden orada izlediğimiz hikaye iyiydi. Özellikle Kaylee Hottle’ın Jia karakteri ve performansına bayıldım. Kendisinin yanında Alexander Skarsgård ve Rebecca Hall’ı da izlemek keyifliydi. Bir diğer eleştireceğim yerse filmin sonundaki savaşın kısa sürmesi ve salak saçma bir şeyle sonuçlanmasına sebep olunması.

Sonuç

Godzilla vs Kong, Monsterverse filmleri arasında Godzilla’dan sonra ikinci sıraya koyduğum ve izlerken bir hayli eğlendiğim bir film oldu. 1 saat 50 dakikalık süresi boyunca sizi bazı yerleri hariç sıkmamayı ve heyecanla ekrana kilitlemeyi başarıyor. Bu filmden sonra Monsterverse nereye gider bilmiyorum ama umarım Adam Wingard’la çalışmaya devam ederler.