Film

I’m Your Man İncelemesi

I’m Your Man (Tam Sana Göreyim), Legion dizisinden bu yana tanıdığım ve kariyerini severek takip ettiğim Dan Stevens‘ın başrollerden birini üstlendiğini duyduğumdan beri izleme listemde olan filmlerden biriydi. Alman yapımı olan filmin bu yıl Almanya tarafindan Oscar başvurusunda En İyi Yabancı Film kategorisinde aday adayı olarak gösterileceğini ve Dan Stevens‘ı da En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde yarıştırmak istediklerini öğrenmemle birlikte filme olan ilgim iyice arttı. Ülkemizde de vizyona girmesi vesilesiyle I’m Your Man üzerine bir yazı çıkarmak istedim.

I’m Your Man Filminin Konusu

Romantik komedi ve bilim kurgu türünü harmanlayan filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; bir arkeolog olan Alma, patronunun isteği üzerine etik kurulu için mükemmel hayat partneri olarak tasarlanan insansı robotlara evlenme, çalışma ve pasaport hakkı gibi temel insan haklarını vermenin uygun olup olmadığını değerlendirmek üzere bir test grubuna dahil olmak zorunda kalır.

3 hafta sürecek olan test sürecinde Alma, kendisine yapılan bir dizi ölçme ve test sonucu tamamen onun zevklerine ve arzularına göre üretilen robot partneriyle birlikte yaşamak zorundadır. Tom adındaki robot ruh eşiyle geçirdiği süreç boyunca Alma; kendi hayatını, aşkı ve insan olmanın ne anlama geldiğini sorguladığı bir yolculuğa çıkar.

I'm your man - dan stevens
I’m Your Man – Tam Sana Göreyim

Filmi ilk duyduğumda ilgimi çekme nedenlerinden biri konusunun temelde Her ve Ex Machine gibi filmlere benzemesi ama onlardan farklı olarak bu sefer robot konumundaki kişinin erkek, insan konumundakinin ise kadın olmasıydı. Mükemmel kadın konumundaki insan yapımı bir varlıkla aşk yaşamak biraz erkek fantezisi ürünü gibi geldiğinden bu konum değişimi bana feminist bir duruş gibi geldi açıkçası. Her drama, Ex Machine ise bilim kurgu türünde filmler olsalar da I’m Your Man, türüne rağmen bir robot ile ilişki yaşama fikrini etik açıdan daha çok sorgulamamı sağlayan bir iş oldu.

Bu sorgulamayı yapmanızda en büyük payı kesinlikle filmin defalarca Tom’un bir robot olduğunu hatırlatması üstleniyor. Bu tarz ‘robot‘ karakterlere sahip çoğu filmde ve hatta Detroit: Become Human gibi oyunlarda hep yapay zeka ya da kendini geliştiren, irade kazanmaya başlayan makinalar vurgusu yapılıp karakterleri insanlaştırmamız sağlanıyor. Böyle olunca da olan her şeyi kendimizce romantize etmemiz kolaylaşıyor.

I'm Your Man - Tam Sana Göreyim
Tam Sana Göreyim

I’m Your Man ise temelde bir romantik komedi olmasına rağmen Alma’nın Tom’un bir robot olması nedeniyle kaldığı ikilemleri size başarıyla geçirmeyi başararak hem daha önce benzerleri defalarca işlenmiş bir konuya farklı bir açıdan bakmayı başarıyor hem de bence bir robot ile ilişki yaşamak nasıl olur sorusuna aslında gerçekçi bir cevap verebiliyor.

Öyle ki filmi izlerken hem siz hem de Alma sürekli olarak akışa kapılmak ile Tom’un bir robot olduğunu ve bu davranışların hiçbirini kendi özgür iradesiyle yapmadığını hatırlamak konusunda ikilemde kalıyorsunuz.

Dan Stevens’ın Harika Performansı

Bu filmin en iyi yanlarından birisi ve belkide en iyisi kesinlikle Dan Stevens. İngiliz asıllı oyuncunun filmde gayet akıcı bir şekilde Almanca konuşması bile bence başlı başına bir başarıyken filmdeki rolünün üstesinden de harika bir şekilde gelmeyi başarıyor kesinlikle. Stevens’ın sizi filmde ikna etmesi gereken çok fazla öge var. Sizi önce İngiliz aksanı olan Alman bir robot olduğuna ikna ediyor daha sonra ise bu robotun insansı bir yanı olduğuna. Yani Dan önce bir insandan robota sonra da robottan insansı bir kişiliğe bürünüyor gözleriniz önünde ve bu kesinlikle deneyimlemesi oldukça keyifli bir süreç.

Açıkçası filmden Dan Stevens’ın Almanya’nın gönderdiği başvurudan gerçekten de Oscar adaylığını almasını umarak ayrıldım. Kendisi kesinlikle kariyerinin en iyi performansını veriyor. Aday olması durumunda ödülü kazanmasına pek ihtimal vermesem de kariyerine de iyi bir etkisi olacağına inanıyorum böyle bir durumun. Çünkü Dan Stevens aslında iyi bir oyuncu olmasına rağmen bana göre hak ettiği tarzda işlerde yer alamayan bir oyuncu. Umudum filmin adını biraz duyurması ve Stevens’a Olivia Colman’ınki kadar büyük olmasa da kariyerinde yeni bir yol açması yönünde. Her ne kadar Oscar reytinglerinin her geçen yıl çok büyük oranlarda düştüğü söylense de aday gösterilen filmlerin oldukça ilgi toplayıp kitleler tarafından izlenildiği de bir gerçek bana göre.

I'm your man

Dan Stevens’ı bir kenara bırakıp filmin ana karakteri olan Alma’ya geri dönersek, Maren Eggert’ın izlediğim ilk performansı bu film olsa da kendisinin oldukça başarılı bir oyunculuk sergilediği yadsınamaz bir gerçek. Öyle ki zaten kendisi bu yıl ilk kez oyunculuk kategorisinde cinsiyetsiz bir şekilde yarılışan Berlin Film Festivali‘nde En İyi Oyuncu ödülünün de sahibi oldu.

Maren Eggert’ın karakterini izlemesi tabii ki filmin komedi kısmını üzerine yüklenen Dan Stevens’ı izlemek kadar eğlenceli değil. Bu da filmi bir dengeye oturtuyor ve karakterin geneline hakim olan sakinlik yazının başında belirttiğim etik sorgulamaları yapmanızı sağlıyor aslında.

Başarılı Bir Senaryo

Spoiler vermeden senaryo üzerine ne kadar açıklayıcı olabilirim emin değilim ama filmin ana hikayesinin hoşuma gittiği yazının genelinden de yeteri kadar anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Romantik komedi ögeleri Tom’un insansı suratı ve robotumsu hareketleriyle de birleşerek beni yer yer güldürmeyi başardı. Hatta beklediğimden çok daha fazla eğlendirdi.

I'm your man

Diğer yandan yarattığı (en azından benim üzerimde) sürekli sorgulama halini ve ortalardaki minik twisti de güzel bir dokunuştu. Ancak hikaye Alma’nın Tom’a bağlandığı noktayı çok da net hissetiremiyor bana göre. Evet, gidişatı anlıyorsunuz. Zaten aslında bu noktada klişe bir romantik komedi temel aldığından filmin başından ilişkilerinin nasıl gelişeceğini tahmin etmek hiç de güç değil. Fakat o an gelip çattığında film beni ikna etmekte pek de başarılı olamadı. Yine de daha sonra hayal gücüne açık sonuyla gönlümü almayı da başardı.

En İyi Yabancı Film Aday Adaylığı

Yazının girişinde de belirttiğim gibi I’m Your Man aynı zamanda bu yıl Oscar yarışına katılmaya hazırlanan yabancı filmlerden birisi. Almanya’nın bu kararındaki en büyük etkilerden birisi şüphesiz ki hali hazırda bir Hollywood oyuncusu olan Dan Stevens’ın filmin başrollerinden birini üstlenmesi ve yönetmen koltuğunda geçtiğimiz yıllarda adaylıklara doymayan Netflix dizisi Unorthadox‘un da yönetmeni olan Maria Schrader‘ın bulunması olsa gerek. Geçtiğimiz yıl da benzer bir şekilde başrolünde Mads Mikkelsen‘ın yer aldığı Drunk (Another Round) bu kategoride aday olmayı ve kazanmayı başarmıştı. Akademi üyelerinin Stevens ve Schrader’a aşina olması ile filmin senaryosu ve oyunculukları birleşince bana adaylık alınması çok da düşük bir ihtimal gibi gelmiyor.

Unorthodox director Maria Schrader readying I'm Your Man - Cineuropa

Sonuç Olarak;

Sözlerimi toparlamam gerekirse, I’m Your Man’in hem senaryosu hem de oyunculukları nedeniyle bu yıl izlenilmesi gereken keyifli işlerden birisi olduğuna inanıyorum. Eğer İngilizce dışında da yabancı dilde film izlemeyi seven ve romantik komedilerden hoşlanan biriyseniz bu film tam size göre.

Şu an vizyonda olan diğer filmlere dair kaleme aldığımız incelemelerimizi okumayı ve bizi sosyal medya hesaplarımızdan (TwitterInstagramLetterboxd) takip etmeyi unutmayın!

I'm Your Man Film İncelemesi

Oyunculuk - 9
Senaryo - 7.5
Yönetmenlik - 7
Hikaye - 8

7.9

Yılın İzlenmesi Gereken Filmlerinden

I'm Your Man performanslarıyla izlemesi keyifli bir iş sunarken senaryosuyla da sizi hem sizi yer yer eğlendirip yer yer duygulandırıyor hem de bir insanı gerçekten insan yapan şey nedir gibi sorular sormanıza neden oluyor.

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu