Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore İncelemesi

Harry Potter evreninin yeni serisi Fantastic Beasts, ikinci filminden bu yana uzun bir mola vermişti. The Secrets of Dumbledore ile dört sene aradan sonra yeniden bu evrene ait bir film için sinemaya gittik. Seneler içinde serinin Harry Potter evrenine daha fazla dahil olması, ortak karakterlerin çoğalması gibi sonuçlar da doğurdu. Bu sebeple The Secrets Of Dumbledore filmini bir bütünün parçası olarak incelemek istedik.

Geçmiş filmlerden çıkarılan ve değiştirilen karakterler olduğunu biliyoruz ancak eski oyuncuların birçoğu seriye devam etmiş. Yönetmen David Yates de sabit kalan isimlerden ve gelecek iki filmde de yer alması bekleniyor. David Yates aynı zamanda Harry Potter serisinde de yönetmenlik yapmıştı.

Fantastic Beasts: The Secrets of Dumbledore’un Konusu

Filmin konusu ismine bakıldığında Dumbledore’un hayatına yoğunlaşıyor gibi dursa da gerçekte Grindelwald’u daha yakından tanıdık The Secrets of Dumbledore’da. İsim tercihinin sebebi kitaplarda değinilen ancak Harry Potter filmlerinde görmediğimiz detayların işlenmesi olabilir. J.K. Rowling’in seri bittikten sonra yaptığı açıklamaları ve son kitapta Dumbledore’un gerçek karakterinin anlatıldığı bölümü resmileştirmek istemişler gibi sadece. Yine de teorik olarak yeni bir hikaye anlatılmadığından bunlar sır olarak nitelendirilemez.

Grindelwald’un hayatını izlemek seriye dair yeni bir veri olduğundan ana konunun Grindelwald olması daha çekici bir fikir gibi geliyor. Tabii ki ikisinin iletişimi ve ortak planlarını izlerken Dumbledore karakterini de her zamankinden çok daha yakından tanıyoruz.

Film Crimes of Grindelwald’da gücünün zirvesine çıkan, o dönemin korku saçan karakterine, Newt ve Albus’un nasıl karşı çıktığını anlatıyor. Fantastic Beasts serisinin klasiği olarak yine kilit noktalarda bazı canavarlar rol almış. Bu da her zamanki gibi Newt karakterini olayların merkezi haline getirmeye devam ediyor. Bu sebeple Newt, birçok karakterin hikayesini de doğrudan etkiliyor. Filmdeki birkaç karakteri Harry Potter serisinden tanıdığımız için bu tercih bilinen evrene de müdahale ediyor gibi. Newt Scamander’ın kitabından ismini alan seride bu bulanıklığa yol açmamak adına ana karakter etrafında şekillenen bir kurgu tercih edilmesi daha sağlıklı olabilirdi. Ancak eski seriden tanıdığımız isimlerin hikayeye dahil olmasıyla Fantastic Beasts’i çok daha çekici ve popüler kıldığı da kesinlikle doğru.

Senaryo

The Secrets of Dumbledore çok yoğun bir senaryoya sahip. Karakterlere ayrı ayrı vakit ayırmak için bu yerinde bir tercih olmuş. Fakat seyir keyfi açısından bir noktada yorucu olabiliyor. Her karakterin hikayesine olabildiğince odaklanmak için birden fazla odak noktası oluşturulmuş. Bir sahnede Dumbledore’un tahmin edilebilirlik riskini azaltmak için farklı odaklar oluşturmasıyla senaryonun paralellik kurması açısından güzel bir yaklaşım olmuş. Yine de beklenti yaratılan Credence’ın hikayesi ve Dumbledore’un sırları gibi açılardan senaryo yetersiz kalmış.

Bir kitap referans alınmadığı için senaryo özgür olabilir gibi dursa da, Dumbledore’un bilinen yaşamında değişikliklere gidilmişti. Bu konudaki en çok göze çarpan nokta Dumbledore’un kardeşi Ariana’nın hikayesiyle ilgili olandı. Hayatını çok derinden etkilediğinden bahsedilen bu vicdan azabına filmde birinci sorumlu değil, dolaylı sebep olduğunu düşündüğü bir sahne eklenmiş.

Karakterler

The Secrets of Dumbledore’da birçok yeni karakter ve canavar tanıma şansımız oldu. Her bir büyücü ve yaratığın ilginç özelliklerini görebilmek bu serinin en keyif verici yönlerinden biri. İlk filme kıyasla daha az yaratık izledik bu sefer ancak Newt’un favorileri Pickett ve Niffler Teddy yine göz önündelerdi. Önceki filmde birçok karakterin ekipten ayrılmasıyla ana kadroya da yeni isimler katıldığını gördük. Bunlar Grindelwald’a karşı savaşacak ekibin parçası olan Lally, Yusuf ve Bunty. İçlerinden en çok öne çıkan isim Lally oldu. Güçlü seherbazlar kadar iyi dövüşen bir tılsım öğretmeni. Yusuf Kama ise kaybettiği kardeşi Leta Lestrange’in acısı sayesinde ekibin bir parçası oldu. Bunty karakteri de Newt’un yaratıklarıyla ilgilenmesine yardımcı olan asistanı.

‘Credence’

Ayrı olarak değinmek istediğim kişi Credence. Geçtiğimiz filmlerde sahip olduğu lanet çok büyük ve tehlikeli olarak gösterilmişti. Hikaye onun üzerinden şekillenecek, gücü büyücüler arasında bir silah olarak kullanılacak gibi bir izlenim verilmişti. Ancak bu filmle birlikte bu algı tamamen bitirilmiş ve Credence savaşı etkileyen bir rolde kullanılmamış. Birkaç sahnesinden anlaşıldığı üzere bu görkemli gücü hala devam etse de hikayenin gidişatı sebebiyle geri planda kalmış ve bir odak karakter olmaktan çıkmış bu filmde.

Albus Dumbledore

Albus Dumbledore, Harry Potter evreninde çok yakından tanıdığımız, geçmişini de anılarından bildiğimiz bir karakter. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla göründüğünden çok daha soğukkanlı ve çevresindeki insanları iyi de olsa kendi amacı için manipüle edebilen bir karakter. The Secrets of Dumbledore’da da aynı kişisel özelliğini taşıdığını görüyoruz. Bununla birlikte filmde bazı detaylar değiştirilmiş ve izlediğimiz kişi gerçek Albus Dumbledore değil. Karakterin böyle bir izlenim bırakmasında Jude Law ve özellikle senaryonun rolü büyük.

Gellert Grindelwald

İzlemesi en keyifli karakterlerden biriydi Grindelwald. Bunda senaryonun kitaplardan bağımsız ve olabildiğince özgür olmasının da etkisi var. Sadece ismini ve sebep olduğu yıkımları duyduğumuz, döneminin kara büyücüsünün yükseliş devrini izliyoruz. Büyücülük dünyasındaki ırkçılığı kendince haklı bir zemine oturtmaya çalışarak siyasi olarak da kabul görmeye çalışıyor. Gelecek filmlerde daha çok savaş ağırlıklı bir yol izleyeceğinin ve hiçbir kara büyüyü kullanmaktan çekinmediğinin de sinyalini şimdiden vermiş oldu.

Qilin

Serinin adının Fantastic Beasts olmasının hakkını veren, oldukça semptaik bir hayvandı Qilin. Mitolojik anlamıyla aynı işlevde rol aldı filmde de. Birden çok önemli konuda başrolü oynadı. Grindelwald’un karanlık karakterini tüm büyücülük dünyası önünde kanıtladı. Ayrıca Dumbledore’un ne kadar büyük bir büyücü olduğunun işaretlerinden biri oldu. Inferius büyüsünün nasıl yapıldığını da ilk kez bu karakter üzerinde gördük.

Müzikler

The Secrets of Dumbledore filminde de Fantastic Beasts ve Harry Potter serisinde duymaya alışık olduğumuz müzikler kullanılmaya devam edilmiş. Filmlerin en başarılı olduğu konu her zaman için kesinlikle besteleri diyebiliriz. Bu filmde de eski müzikleri duymak güzeldi.

Büyücü Dünyası

The Secrets of Dumbledore’un en güzel yanı yeni büyücüler, yeni sihirler ve farklı mekanlar görmek oldu. Bir kısmı Almanya’da geçen filmde, oradaki bakanlığın da İngiltere’dekinden pek farkı olmadığını gördük. Harry Potter evreninde hiçbir zaman bakanlığa ve resmi kurumlara tamamen güvenilmiyor. Bu sefer konum Almanya olduğu için bunu biraz daha abartmışlar. Eski hapishaneyi bir işkence ve ölüm kampına dönüştürdüklerini görüyoruz Scamander kardeşlerin macerasında.

İzlediğimiz çoğu sahnede büyü kullanımı alışık olduğumuzdan farklıydı. Asasız büyü yapabilen çok fazla karakter vardı. Normalde ise bazı büyülerin iksir ile yapıldığını, aynı anda birden fazla odakta kullanılamadıklarını ve çoğu büyünün de sınırlı sürede geçerli olduğunu biliyoruz. Asalardan çıkan büyülerin birbirine bağlanmasının da çok nadir koşullar gerektirdiğini Harry ve Voldemort örneğinde görmüştük ancak filmde buna da dikkat edilmemiş. The Secrets of Dumbledore’un senaryo yazarlığında kitapların yazarının da olması bu gibi hataları daha da kabul edilemez hale getiriyor.

The Secrets of Dumbledore’da yeni fantastik canavarlarla tanıştık. Bu kez Newt’un çantasının içini göremedik. Yine de dış dünyada onlarla nasıl iletişim kurduğunu ve farklı yaratıkların karakterlerini izleyebildik.

Filmde Hogwarts’ı da gördük ancak özlemi giderecek kadar dahil olmuyor okul konuya. Yine de tanıdık bir his ve sempati uyandırıyor öğrencileri ve Quidditch sahasını görmek. Ancak büyücülük dünyası adına hatalar da oluştu Hogwarts’ı görmemizle birlikte. The Secrets of Dumbledore’un geçtiği zaman aralığında McGonagall 10 yaşından küçük olmalı ancak okulda öğretmenlik yapıyor filmde. Hogwarts’ta kimse cisimlenemez kuralı da henüz getirilmemiş gibi duruyor. İhtiyaç odasından da Dumbledore’un henüz haberi olmamalı ancak bunu hafızasından silinmiş olarak açıklayabilirler. Bu gibi ufak hatalar önemsiz dursa da iki seriyi birlikte kabul etmemizi zorlaştırıyor ve ister istemez farklı evrenler olarak düşünmeye itiyor seyirciyi.

Sonuç olarak Harry Potter evreninden ayrı değerlendirilemeyecek bir konusu olmakla birlikte, The Secrets of Dumbledore hikayenin genişlemesi, yeni karakterler tanımak ve özellikle Grindelwald’u izlemek açısından keyifli bir film olmuş. Gelecek filmler için de iyi bir izlenim bırakıyor. Eğer geçmişi değiştirmeye devam etmez ve fantastik canavarlar ile Grindelwald dengesini iyi kurabilirse güzel bir seri olarak tamamlanabilir.

Diğer film incelemelerimize göz atmak için buraya, bizi Twitter’dan takip etmek içinse buraya tıklayabilirsiniz.