Geekpedi

Disney ve Feminizm

Disney; Star Wars, Marvel, Pixar gibi çokça tükettiğimiz içerikleri üreten markaların sahibi. Bunun yanı sıra çocukların çok sevdiği bir çok karakterin de yaratıcısı ya da yöneticisi konumunda. Yıl içinde çıkan büyük bütçeli çoğu animasyon da aslında Disney’e ait. Bu da Disney ve feminizm ilişkisini önemli bir hala getiriyor. Çünkü durum böyleyken aslında çocukların büyürken örnek aldıkları kişiler ve özelliklerin çoğu Disney tarafından çocuklara aşılanıyor dersek pek de yanlış olmaz.

Peki nedir bu Disney ve feminizm konusu? Aslında çok da geçmişe gitmemize gerek yok bu ilişkiye değinmek için. Disney, 2010 yılında vizyona giren Karmakarışık (Tangled) filmiyle birlikte daha feminist bir duruş sergilemeye başladı.

Daha önce canını kurtarıp sığınacak bir yer bulur bulmaz kulübedeki 7 cüce için temizlik ve yemek yapmaya başlayan Pamuk Prenses, en büyük hayali baloya gidip hayatında ilk kez gördüğü prens ile evlenmek olan Cinderella gibi karakterlerden, kapatıldığı kulede esir hayatı yaşamasının tek nedeni kendini kaçıran cadıyı annesi sanması olan ve istediğinde kendi başına o kuleyi terk edebilen, evine gizlice giren hırsızla başa çıkabilen Rapunzel gibi güçlü karakterler yaratmaya başladılar. Bu da bize disney ve feminizm konusunda düşünme (düzelt sonra)

Tangled

rapunzel

Başlangıçta Karmakarışık filmiyle yaratılan genç kadın profili zeki, güçlü, kendi ayakları üzerinde durabilen ve kendi kararlarını tek başına verebilen biriydi.

Bu yapılan değişim hem kız çocuklarına örnek alınacak rol modeller vermeye hem de sadece gerçek aşkı bulan kızları değil de bir macerayı anlattığı için erkek çocuklarını da izleyici olarak kazanmaya başladı.

Aynı zamanda Rapunzel bir güce sahip olan ilk prenses oldu.


Brave

Ardından 2012 yılında Pixar stüdyosundan gelen Cesur(Brave) filmiyle Merida üzerinden güzellik kalıpları, mesleklerdeki cinsiyetçilik, evlilik gibi konulara değindindiler.

Ve aslında bu formülün işlediğini bir kez daha onayladılar.

merida

Frozen

Disney cesur prenses hikayeleri anlatma işine hız kazandırıp 2013 yılında Karlar Ülkesi(Frozen) ile başlı başına bir fenomen oldu ve bize Disney’in en popüler prenses karakterlerini verdi.

anna and elsa

Karmakarışık ve Cesur‘dan ayrışarak Karlar Ülkesi aslında var olan klişelerle dalga geçen bir yapıya sahipti. Ve klasik prenses filmlerine daha benzer bir yanı vardı, müzikaldi.

Filmin başlarında Anna tipik bir prenses gibi davranıp etrafta şarkı söyleyip dans ederek gerçek aşkını beklerken film bir anda aslında hayatın böyle bir yer olmadığını hem Elsa hem de Kristoff üzerinden vurgulayıp filmin sonunda da yakışıklı prensin aslında kötü niyetli olduğunu ve ilk görüşte bir insanı tanıyamayacağımızın altını bolca çiziyordu.

İhanete uğramasının ardından aslında Kristoff ile birbirlerini sevseler de günün sonunda gerçek aşkın öpücüğü değil de, kız kardeşinin sevgi dolu sarılması kurtarılmasıysa yine eski masallara karşı yapılan güzel bir eleştiriydi.

Bu olay örgüsünün yanı sıra aslında filmin iyi ve kötü karakterlerinin aynı kişi olmasıyla da film animasyon filmler içinde bir farklılık yarattı.


Maleficent

Anismasyon dünyasında bunlar yaşanırken, Disney film cephesinde de Uyuyan Güzel öyküsünü, kötü karakter Malefiz üzerinden anlatmaya karar verip burada da feminist bir öykü ile ilerledi.

Filmin öyküsü ana hatlarıyla Karlar Ülkesi ile benzerlik gösteriyordu. Malefiz de aslında filmde kötü gibi ele alınsa da iyi bir karakterdi ve Prenses Aurora’dan her ne kadar nefret etmeye çalışsa da onu seviyordu. Hikayenin sonunda da yine Karlar Ülkesinde olduğu gibi Aurora’yı kurtaran gerçek aşkın öpücüğü değil, Malefiz’in kendisi olmuştu.

aurora and prince

Daha sonra gelen Cinderella, Güzel ve Çirkin filmlerindeyse orijinal öyküleri pek fazla değiştirmemeye karar verdiler.


Wreck it Ralph

ralph

Oyunbozan Ralph(Wreck it Ralph) geldiğinde bir oyun karakteri de olsa filmde bizi yine bir prenses karşıladı. Yine kendimizi olduğumuz gibi sevmeyi öğütleyen filmin bir diğer önemli parçasıysa arkadaşlıktı.

Zootopia

Zootropolis(Zootopia) ise hem tavşan olması hem de cinsiyeti nedeniyle polis olmak istese de hor görülen bir tavşanın hikayesine değiniyor ve kendine inanıp istedikten sonra aslında her şeyin başarılabileceğini vurguluyordu.

Bu dönemde gelen filmlerin bir diğer ortak özelliğiyse filmlerde bir zorunlulukmuş gibi yan öykü olarak da olsa aşk hikayesi anlatmayı bırakmaları ve kadın-erkek karakterlerin sadece arkadaş da olabileceklerini vurgulamalarıydı.

badf5745fd65ad20442a1ec18666b55179e331ab hq Disney ve Feminizm

Moana

shell

Moana ise Cesur‘un bir Pixar stüdyoları işi olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Disney Animation’ın aşkı konu almayan ilk prenses filmiydi.

Hayallerinin peşinden gitmek, kendi yolunu çizmek gibi konuları ele alan film, kesinlikle ilham vericiydi.

Karlar Ülkesi‘ne benzer şekilde bir müzikal olan film, ana karakter Moana‘nın söylediği Uzaklara(How Far I’ll Go) şarkısıyla aslında film boyunca vermek istediği mesajı net bir şekilde dile getiriyor.

Ailesinin istediği kişi olmak ve olmak istediği kişiye dönüşmek arasında çelişkiler yaşayan Moana, filmin ilerleyen dakikalarında kendisi olarak da örnek bir kişi olup halkına önderlik edebileceğini hatta daha iyi bir hayat yaşamalarını sağlayabileceğini, hem ailesine hem de kendisine kanıtlıyor.

Herhangi bir evlilik gerekliliğinden bahsetmeden, evliliğin sözünü bile geçirmeden Moana’nın kabile reisi olması da filmin iyi yaptığı şeylerden biriydi.

Ralph Breaks The Internet

Ralph ve Internet (Ralph Breaks The Internet) filmine baktığımızdaysa prensesler arasında geçen konuşmadan Disney’in de sonunda prensesler üzerinden anlattığı öykülerin garip ve ürkütücü olduğunu kabul ettiğini görüyoruz aslında.

Filmin devamında ise prenseslerin de sürekli elbiseler giymekten hoşlanmadığını, yetenekli ve zeki olduklarını göstererek aslında bize yıllardır görmek istediğimiz güçlü prenses portresini Pamuk Prenses’ten Moana’ya kadar eski-yeni tüm karakterleriyle veriyorlar.

Toy Story 4

Oyuncak Hikayesi 4 temelde bir prenses hikayesi anlatmadığından bu yazı kapsamının dışında değerlendirilebilecek filmlerden birisi aslında. Fakat 2 film boyunca Woody’nin sevgilisi olmaktan başka bir görevi bulunmayan, 3. filmde ise tamamen ortadan kaybolan Bo Beep’in serinin final filmindeki konumu kesinlikle üzerine konuşulmaya değer bir konu.

disney ve feminizm

Narinliği bedeninin bile porselenden yapılmış olmasıyla net bir şekilde vurgulan Bo Beep serinin ilk iki filminde tam da bu nedenle diğer karakterler maceradan maceraya koşarken evde bekleyen konumda bulunduruluyordu.

Bunlar haricinde marka Hayal Et, Prenses (Dream it, Princess) sloganıyla kız çocuklarına spor, sanat ve bilim gibi alanlarda çalışması için de cesaretlendirmeye çalışıyor.

Düşüncelerini bizimle paylaş! ✍️

Başa dön tuşu